Damarsal Lezyonlar

damarsal lezyonlarDamarsal Lezyonlar

Damarsal lezyonlar cildin yüzey kısmında bulunan kılcal damarlar olarak ad verilen vücudumuzdaki en ince damarların sayısının çokluğu veya genişleyip gözle görülebilir bir hale gelmesi sonucu oluşan cilt problemi olarak bilinmektedir. Damarsal lezyonlar cildin hangi bölgesinde oluştuğuna bağlı olarak kırmızı, bordo ve mavi renge sahip olabilirler.
Genellikle on sekiz yaş üzeri kadınların yarısından fazlasında yaygın olarak gözlemlenen bir cilt problemidir. Eğer ki problemin baş gösterdiği damar cildin yüzeyine daha yakın bir konumda ise kırmızı, cildin daha derinlerindeki katmanlara yakın olması ve geniş olması durumunda ise bordo renginden mavi renge kadar değişen farklı renk skalasında kendisini gösterebilir. Bu tip damarsal lezyonlar insanlarda estetik görünüm açısından rahatsız edici özelliğe sahip olmaktadır. İnsanlar ciltlerinde bu şekilde renk bozukluklarının olmasını istemezler ve bunun için tedavi yöntemleri araştırmaya başlarlar. Yalnızca estetik bir kaygı ile değil sağlık açısından da damarsal lezyonların tedavi edilmesi mutlaka elzemdir. Tedavi uygulanmadığı takdirde bireyde görüldüğü bölgedeki kan akış mekanizması zarar görebilir. Toparlanacak olursa hem sağlık açısından hem de estetik bir tercih olarak damarsal lezyonlar tedavi edilmelidir.

Doğuştan Damarsal Lezyonlar Nelerdir?

Damarsal lezyonlar doğuştan ve sonradan ortaya çıkan olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğuştan olan damarsal lezyonlar; hemanjiom diğer bir adı ile doğum lekesi, lenfanjiom ve port wine stain olarak bilinmektedir.

Hemanjiom (Doğum Lekesi): Hemanjiomlar, toplum arasında damar beni, iyi huylu damar tümörü ve gül lekesi olarak da bilinen ve vücudun farklı farklı birçok bölgesinde görülebilme ihtimaline sahip kırmızı-mor renklerinde deri lezyonlarına verilen isim olmaktadır. Genellikle bebeklik ve çocukluk dönemlerinde en sık görülme ihtimaline sahiptirler. Hemanjiom isimli damar lezyonları mutlaka incelenmeli, doğru teşhis edilmeli ve etkin bir şekilde tedavi edilmelidir. Doğum esnasında veya doğum sonrası zamanda ortaya çıkabilirler. Hemanjiomlar genel olarak iyi seyrederler ve kendi kendilerine gerileme eğilimine sahip olan damar lezyonlarıdır. Bu sebeple tedavi gerektirmezler.

Lenfanjiom: Lenfanjiom adı verilen damarsal lezyonlar, lenf kanallarının birtakım sebepler ile tıkanması sonucu meydana gelen yeni lenf damarlarının oluşumudur. Doğum sonrasında fark edilmektedir ve fark edilmeyen vakalarda bebek iki yaşına gelene kadar rastlanır. Yetişkin insanlarda lenfanjiom oluşma riski oldukça düşüktür. Yaygın olarak yeni doğan bebeklerde görülmektedir. Sık olarak boyun ve ense bölgesinde oluştuğu kayda geçmiştir ancak karın duvarı bölgesinde de görülebilmektedir. Lenfanjiom lezyonlarının oluşum sebepleri genetik yatkınlık ve damar duvarındaki salgıların bozuk olması olarak gösterilebilir. Kistik higroma, kavernoz lenfanjiom ve simpleks lenfanjiom olmak üzere üç çeşit lenfanjiom bulunmaktadır. En yaygın görülen lenfanjiom tipi kistik higromadır. Lenfanjiomlar genel olarak sağlığı tehdit eden özelliğe sahip olmayan ve iyi huylu olarak bilinen yapılardır. Tedavi yöntemi olarak da en kesin ve etkili sonuç için cerrahi ameliyatlar yapılmaktadır. Cerrahi ameliyatlar ile lenfanjiomlardan kurtulma başarı oranı oldukça yüksek olarak bilinmektedir.

Port Wine Stain: Porto şarabı lekesi olarak bilinen bu tip damarsal lezyonlar, vücudun herhangi bir bölgesinde görülebilen, özellikle yüz bölgesinde rastlanan, görülme olasılığı oldukça nadir olan, genel itibari ile büyük mor veya da kırmızı renge sahip cilt lezyonları anlamına gelmektedir. Doğumsal damarsal cilt lekesi olduğu için doğum esnasında veya doğumdan itibaren ilk yıllarda ortaya çıkan lekeler olarak bilinmektedir. Kız çocuklarında görülme oranı erkek çocuklarına oranla daha yüksektir. Tedavisi için de lazer yöntemi en modern ve etkili olduğu için tercih edilmektedir.

Lazer tedavisi ile porto şarabı lekesi olan bir bireyin cildindeki lezyonların rengi oldukça açılır veya tamamen kaybolmaktadır. Fakat yine de porto şarabı lekelerinin lazer ile tamamen garanti bir şekilde ortadan kaldırılabileceği söylenemez. Tedavinin başarı oranı yüzde kırk ile yetmiş beş arasında değişmektedir. Ciltten cilde, bünyeye ve lezyonların rengine bağlı olarak başarı oranı değişmektedir. Erken bir tedavi ile lezyonların iyileşmesi çok daha kolay olmaktadır. Bunun sebebi ise damarlar daha küçük ve yüzeysel olacağı için tedavi çok daha iyi geri dönüşler vermektedir. Deri rengi daha koyu olan bireylerde ise tedavi çok daha uzun vadeli seyredebilmektedir.

Sonradan Ortaya Çıkan Damarsal Lezyonlar Nelerdir?

Telenjiektaziler (Kılcal Damar Lezyonları): Telenjiektaziler diğer bir ismi ile kılcal damar lezyonları, deri üzerinde kalıcı küçük damar genişlemelerine bağlı olarak görülmekte olan koyu kırmızı, mor renkte ve deri seviyesinde ya da hafif deriden kabarık, kısa çizgiler olarak gözlemlenen yıldız şeklinde veya noktasal şekilde olabilen deri lezyonları olarak tanımlanabilir. Kılcal damar lezyonları, insanlar için estetik görünüm açısından rahatsız edici olabilirler. Sağlık açısından tehdit edici bir özelliğe sahip olmadıkları için iyi huylu olarak bilinirler fakat bazı durumlarda ciddi bir hastalığın belirtisi olarak da karşımıza çıkabilmektedirler. Bazı kalıtsal hastalıklar bu tip telenjiektaziler ile belirti gösterebilir ve yaşamı tehdit edici özelliklere sahip olabilirler. Bu sebeple uzman bir cilt doktoruna mutlaka danışılmalı ve bu lezyonlar fiziksel bir muayene ile tespit edilmelidir. Tedavi yöntemi olarak da kriyoterapi, oral östrojen hapları, antibiyotikler, elektrocerrahi veya lazer tedavilerinden uygun olan herhangi birisi tercih edilebilir.

Çilek Hemanjiomlar: Bir çeşit hemanjiom olan çilek hemanjiomlar kırmızı renkte yüzeysel ve yaygın olarak ciltten kabarık olarak gelişen cilt lezyonlarıdır. Genel olarak bebek ve çocuklarda ortaya çıkma olasılığı yüksektir.

Spider Angioma (Örümcek Damarsal Ben): Örümcek damarsal benler, derideki bir arteriol yani kan damarının derinin yüzeyine yaklaşarak oluşan bir damarsal lezyondur. Bu tip cilt lezyonunda arteriolden kaynaklı bir genişlemiş damar örümcek vücuduna ve çevresine doğru dağılan telenjektaziler örümceğin bacaklarına benzetildiği için spider angioma ismini almıştır. Genel olarak sonradan gelişim gösteren cilt lezyonlarıdır bu yüzden de kendi kendine iyileşmeleri mümkün değildir. Bulundukları vücut bölümleri kol, el üstleri ve yüz olarak bilinmektedir. Karaciğer rahatsızlığı yaşayan bireylerde, hepatit c hastalığına sahip kimselerde, gebelerde spider angioma gelişimi östrojen artmasına bağlı olarak kuvvetle muhtemel olmaktadır. Sadece hamile kadınlarda görülen spider angioma doğum sonrası kendiliğinden geçmektedir. Tedavisinde lazer tedavileri oldukça etkili ve zahmetsiz olarak başarılı sonuçlar vaat etmektedir.

Civatte’nin Poiklioderması (Boyunca Kılcal Damarlanma): Achille Civatte isimli Fransız dermatolog tarafından 20. Yüzyılda tanımı yapılmış olan yüz ve boyunda sonradan gelişen kızarıklık ve kahverengi lekelerle karakterize olan damarsal lezyonlardır. Genel olarak boynun yan kısmından ense bölgesine doğru olan bölgede görülen kızarık kahverengi yer yer açık renkli lekelenmelerdir. Cildin güneşten iyi bir şekilde korunduğu yerler normal bir cilt görünümüne sahip olmaktadır. Bu tip damarsal lezyonun sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte güneşe uzun süreli maruz kalınması, boyun bölgesinde kullanılan parfüm içerikli kozmetik maddeler tetikleyen ana faktörlerdir. Sağlık açısından herhangi bir sorun teşkil etmez. Fakat estetik açıdan insanları rahatsız eden bir görünüme sahip olduğu için tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Birey cildini güneşten olabildiğince korumalıdır, tedavinin ilk ve en önemli adımı budur. Sonrasında çeşitli lazer tedavileri ile bu tipteki cilt lezyonlarının görünümünü hafifletmek mümkün olabilmektedir. Ayrıca retinol içerikli kremler ve antioksidan serumların kullanımının da sorunun azalmasını sağlamaktadır.

Damarsal Lezyonların Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Damarsal lezyonların birçok tipi bulunmaktadır. Lezyonların çeşidine göre lazer tedavileri ile bu sorunlardan kurtulmak mümkün olabilir. Tedavilerin kaç seans süreceğine en uygun kararı danışılacak olan uzman hekim vermektedir. Uzman bir hekimin tedaviyi planlaması sonrasında kaliteli hizmet veren bir kurumda uygun lazerler ile tedaviye başlanmalıdır. Yeterli bir lazer tedavisi ve cildi zararlı ışınlardan iyi ve tam bir koruma ile damarsal lezyonların büyük bir yüzdesi başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Lazer veya tedavide kullanılacak olan ışık sisteminin seçimi tamamen sorunun düzeyi ve cilt yüzeyindeki genişliği gibi faktörlere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Lazer tedavisinin sonrasında ciltte genel olarak tedavi edilen bölgede birkaç gün sürme ihtimali bulunan şişkinlik, deride ton farklılığı ve bazen de kabuklanma gibi yan etkilerin görülme ihtimali vardır. Bu süre içerisinde tedavi uygulanmış olan cilt yüzeyine mutlaka uzman hekimin önerdiği doğrultuda özel bir şekilde bakım uygulanmış olması ve güneşten korunması gerekmektedir. Belirli bir süre yoğun antrenman yapmamak, havuz ve deniz gibi mikro bakteriyel bir enfeksiyon kapılabilecek ortak yaşam alanlarından uzak durmak, yüz bölgesi uygulamalarında belirli bir süre yüksek bir yastık ile yatıyor olmak, uygulama sonrasında soğuk kompres uygulamak gibi önerileri uygulamak tedavinin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi ve istenmeyen bir yan etki doğması ihtimalini düşürmesini sağlamaktadır.